İçinde Yaşadığım Deri
“Bir deri ile kaplanmış vücuda hangi hisleri yerleştirebilirsiniz?
Vera’nın o muhteşem, pürüzsüz vücuduna izleyicinin muhatap kaldığı gizli hayranlık,
derinin altını görünce bir yutkunmaya dönüşüyor.”
(Bu yazı ilk olarak 7 Mart 2012 tarihinde Mağara Dergisi’nde yayınlanmıştır.)
Pedro Almodóvar’ın senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı 2011 yapımı filmi “İçinde Yaşadığım Deri” (1) (La piel que habito / The Skin I Live In), Fransız yazar Thierry Jonquet’in Mygale (Tarantula) adlı romanından sinemaya uyarlandı. Kendine özgü senaryosuyla “İçinde Yaşadığım Deri”, içinde çığlıklar ve korku barındırmadan çekilen bir gerilim filmi tadında. Ama daha önemlisi Almodóvar, aşk ve intikamı birleştirip ortaya çıkan bir estetik mucizesi üzerinden şaşırtıcı derecede derinlikli, sürükleyici ve özgün bir hikâye yaratıyor.
Öncelikle bir Almodóvar filmi izliyorsanız, tüm cinsel kimliğinizden arınmanız gerek. Hikâye, 2012 yılında İspanya’nın Toledo kentinde geçiyor. Cerrah Robert Ledgard (Antonio Banderas), fareler üzerinde gerçekleştirdiği testlerle yanmaz bir yapay deri geliştirdiğini kendisinin başardığını iddia etmektedir. Tıbbi araştırmaları ve operasyonları için kullandığı özel malikânesinde, Marilia (2) adlı hizmetçisi ile birlikte tutsak ettiği “Vera” (3) adlı bir kadın üzerinde deneylerini gerçekleştirir. Burada kameralar altında küçük bir odada yaşamını sürdüren çok güzel bir kadın “Vera”… Tüm gününü bu kapalı odada sanat faaliyetleriyle geçiriyor. İşte film boyunca tüm soru işaretleri cerrahi bir muhteşem olan “Vera” üzerinde yoğunlaşıyor. Vera her şeyden o kadar kopuk ki, Marilia ile odadan mutfağa telefonla irtibat kuruyor ve yemeklerini küçük bir asansör sayesinde ediniyor.
Robert ile Vera’nın filmde ilk karşılaşmasında dış dünyaya hasret kalan Vera, bileklerini kesiyor. Vera’nın sürekli bir kaçış ve isyan çabası içerisinde olduğu anlaşılıyor.
Robert, laboratuarında yanmayan ve daha dayanıklı deri üretirken canlı domuzlardan aldığı kanları kullanmakta ve derileri güzel Vera üzerinde uygulamaktadır. Artık yanmayan, sivrisinek ve böcek sokmasına karşı korumalı deriyi üretmiştir. Bilim dünyasına ise deneylerini, sadece fareler ve memeli hayvanlar üzerinde gerçekleştirdiğini söyleyerek Vera’yı saklamaktadır. Oysa insana göre daha sert derisi olan domuzlardan insan üzerine gizlice gen nakli yaparak deriyi güçlendirmektedir.
Her şeye müdahale ediyoruz!
Robert’in bir tıp toplantısında arkadaşıyla sohbeti, bir anlamda sınırları zorlayan insanı da ortaya koyuyor. Ayrıca insanoğlunun sınır tanımayan tabiata müdahale anlayışı da zaman zaman eleştirilmiş: “Son yıllarda üzerinde çalıştığım yapay deri projesine GAL[4] adını verdim. Zaten her şeye müdahale ediyoruz. Ete, meyveye, sebzeye, herşeye… Bilimsel gelişmeleri kendi türümüz üzerinde neden kullanmayalım?”
Her akşam eve gelen Robert, ilk iş olarak dev ekran televizyonundan muhteşem eseri Vera’sını izlemektedir. Vera’nın tek isteği ise Robert’in kendisiyle işi bittiğinde orayı terk etmek ve özgür kalmaktır. O gün gelinceye kadar her şeyi kabullenmiştir ve sabırla beklemektedir.
Vera: “Ben seninim. Beni sen yarattın. Şimdi ne olacak? Birlikte yaşayalım. Biliyorum beni izliyorsun. Buraya getirdiğinden beri aslında aynı odada yaşıyoruz.”
(Vera, özgürlük alanını genişletmek adına Robert’in sürekli güvenini ve ilgisini kazanmaya çalışmaktadır. Robert ise amacı bir yana, ellerliyle yarattığı Vera’ya ilgi ve aşk duymaktadır. Çünkü Robert, Vera’yı intihar eden güzel karısının yüzüne benzetmiştir.)
Filmin bu kısmında bir gerçek ortaya çıkıyor. Robert’ın hizmetçisi Marilia, aslında Robert’ın annesidir.
Robert: “Ne düşündüğümü ben bile bilmezken sen nasıl bilebiliyorsun?”
Hizmetçi Marilia: “Çünkü seni ben doğurmuş kadar iyi tanıyorum!”
Toledo’da karnaval sezonudur. Dr. Robert uzakta iken, Marilia’nın oğlu Zeca, bir soyguna karıştığı için karnavaldan bir kaplan kılığında kaçmıştır. Annesinin birkaç gün kendisini bu muayenehanede gizlemesini ister. Annesi önce reddetse de mecburen bir süre kalmasına izin verecektir. Ancak Zeca, bu esnada orada tutulan tutsak Vera’yı fark eder. Marilia oğlunun, bir odada kapalı tutulan Vera’ya yaklaşmasını engellemeye çalışsa da, Zeca’nın Vera’yı fark edip ona tecavüz etmesini engelleyemeyecektir. Kaplan kılıklı Zeca’nın muhteşem Vera’ya tecavüz etmesi izleyeni en rahatsız eden sahnelerden birisidir… Bir çiçeğin üzerine çamur dökülmesi gibi…
Vera, taşıdığı yüzün sahibini, Zeca kendisine tecavüz ederken öğrenir.
Zeca: “Nasıl hayatta kaldın sen? Bıraktığımda çıra gibi yanıyordun!”
Güzel Vera, özgür olmak adına kendisini iğrenç Zeca’nın ellerine bırakacaktır. Tecavüz ettikten sonra Robert gelecek ve Vera’yı geç de olsa kurtaracaktır. Robert, Zeca’yı gördüğü an vurur ve öldürür. Robert aslında öz kardeşini vurmuştur.
Marilia: “Çocukken oyun oynar birbirlerini öldürürlerdi. Bir gün gerçekten öldüreceklerini bilmiyordum. İkisi kardeş ama bilmiyorlar. Zeca’ya bir hizmetçiden hamile kaldım.”
Marilia, Vera’ya gerçekleri anlatırken Robert’in ölmüş karısı Gal’in aslında Zeca’dan hoşlandığını ve birlikte kaçarlarken arabayla kaza yaptıklarını açıklar. Zeca kazadan kurtulup kaçarken, Gal ise ağır yanıklar içinde ölümden dönmüştür. Robert, karısı Gal’in yanıklarıyla bizzat ilgilense de yanık yüzünü düzeltemez.
“Kazadan sonra vampirler gibi karanlık ve aynasız ortamlarda yaşamaya başladık. Birkaç ay sonra Gal iyileşmeye başladı. Ayağa kalkabiliyordu. Kızları Norma’nın sesini duyduğunda aylardır ilk kez duygulanmıştı. Gal, pencereyi açtığında birden kendi yüzünü camda gördü. İnsana benzemiyordu. Yıllar sonra küçük Norma da annesinin gittiği yoldan giderek kendisini camdan aşağı attı!”
Bu arada zaman zaman Robert’le birlikte olan Vera’nın, ilişki sırasında haz alamaması ve zorluk çekmesi dikkat çeker. Burada izleyicinin kafasında soru işareti belirecektir. Robert, Vera’da eski karısının izlerini bulmakta iken bir yandan da kendi yarattığı şahesere tanıklık etmektedir.
Rüya ve Anımsama (altı yıl öncesi)
Filmin bu kısmında Robert rüyaya dalar ve filmde 6 yıl öncesine geçiş yapılır.
Robert, karısının intiharından sonra kızı Norma’yı sinir hastalıkları kliniğine yatırmıştır. Ancak dışarıda daha hızlı iyileşeceği düşüncesiyle Norma’yı bir süreliğine klinikten çıkartır ve hayatın içine çeker. Bu esnada psikolojik tedavi gören Norma’nın başına gelenler, başkalarının! hayatını sarsacaktır.
Bir arkadaşının düğününe giden Robert, kızı Norma’yı da beraberinde götürmüştür. Bir an kızının ortalarda olmadığını fark eder ve partinin olduğu evin bahçesinde kızını arar. Motosikletli bir genç dikkatini çeker ve sonrasında Robert, kızı Norma’yı bir ağacın altında baygın halde bulur. Zaten psikolojik tedavi gören Norma, hap bağımlısı bu gencin (Vicente) tecavüzüne –ki Vicente aslında tecavüz gerçekleşmeden olay yerinden uzaklaşmıştır- uğramıştır. Norma, babası Robert dâhil artık tüm erkeklerden nefret edecektir. Norma’nın da klinikteki hayatı annesi gibi intiharla neticelenecektir.
Vicente, annesi ile küçük bir moda butiği işletmektedir. Gittiği düğünde Norma ile kısa karşılaşması Vicente’nin hayatını değiştirecek, filmi izleyenleri ise büyük şaşkınlığa sevk edecektir!
İntikam başlar! Dr. Robert, bir gün Vicente’yi iş çıkışında motosikletiyle giderken takip eder, kaçırır ve malikânesine hapseder. Robert, güzel kızı Norma’ya bu kötülüğü yapan Vicente’yi önce zincire vurur, günlerce soğuk ve karanlıkta aç, susuz bırakır. Psikolojisini bozmak için, Vicente’ye oynaması için kız oyuncakları verir. Robert’in bir kızı olduğunu anlayan Vicente, kendisini kimin ne için kaçırdığını, neyin bedelini ödediğini anlamıştır. Bu bedel tahmininden çok çok ağır olacaktır.
Dr. Robert, Vicente’yi ameliyatla hadım eder ve onu güzel bir kadına dönüştürür. Vicente’in artık bir vajinası vardır.
Robert: “Bu yeni deliği açık tutmak zorundasın. Ve ufak ufak derinleştirmelisin. Hayatının bu deliğe bağlı olduğunu düşün. Farz et oradan nefes alıyorsun!”
Vicente, bu dönemde evine gidebileceğini umut etmektedir. Bu o kadar kolay olmayacaktır. Vicente’in vücuduna göğüs takılır, saçları uzar ve zamanla muhteşem kadın Vera halini alacaktır! Deri değişimi de gerçekleşmiştir. (Bu sahnede Vicente’in yüzünün birkaç saniyede güzel Vera’ya dönüşmesi izleyicide şok etkisi yaratmaktadır!)
Vicente (yada Vera) nın zaman zaman kaçma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
Robert: “Artık sana Vicente demeyeceğim. Bundan sonra senin adın Vera!”
(Bu arada Vicente, kapalı odada yoga öğrenmekte ve kendisine izletilen tuhaf feminen yayınlara maruz kalmaktadır. Bu, erkek Vicente’i dişi Vera yapmak için psikolojik bir uygulamadır.)
Vera’nın, yaşadığı odanın duvarlarına sürekli şu cümleyi yazması, esas benliğini unutmama gayreti olarak ilginçtir: “NEFES ALIYORUM. NEFES ALDIĞIMI BİLİYORUM!.. AFYON UNUTMAMA YARDIM EDİYOR!”
Bir ara Vera evden kaçmayı denerken bıçak keskinliğinde bir müzik fonda duyulur. Alberto Iglesias’ın Los Vestidos Desgarrados isimli parçası, yürekleri parçalar. (5)
Şimdiki Zaman
Filmin bu son kısmında Robert, rüyadan uyanır. Vera, artık evde özgürce dolaşmakta, hatta ev işlerine yardım etmektedir. Robert’i asla terk etmeyeceğine dair söz vermiştir. Robert’in artık güvenini kazanmıştır. Marilia ile bir gün alışverişe çıkarlar ve kaçmadan eve döner. Ancak Robert’in ofis masasında duran bir gazetede kendi eski fotoğrafını kayıp haberinde görmesi, Vera’yı tetikleyecektir. Vera[6] (yada Vicente) tüm yaşananların intikamını o gece Robert’ı öldürerek alır. Ertesi sabah ise ilk işi, annesinin küçük butik dükkânına gitmek olacaktır. Annesi oğlunu tanımamıştır.
Burada Vicente (yada Vera) yıllar sonra bir kadın olarak dönerek annesini, Almodovar ise izleyeni sarsıyor, şaşırtıyor. Bir deri ile kaplanmış vücuda hangi hisleri yerleştirebilirsiniz? Vera’nın o muhteşem, pürüzsüz vücuduna seyircinin muhatap kaldığı gizli hayranlık, derinin altını görünce bir yutkunmaya dönüşüyor. Almodóvar işte burada izleyene “Evet, söyle bana ne oldu ?” diye haykırıyor, algılarımızda depreme etkisi yaratıyor.
[1] Bu yazı, Fotoritim Dergisinin Mart 2012 sayısında yayımlanmıştır.
http://www.fotoritim.com/yazi/volkan-durmaz–sinefil–icinde-yasadigim-deri
[2]Marilia’nın Robert’in aslında annesidir.
[3] Elena Araya
[4] GAL, Dr. Robert’in ölen karısının ismidir.
[5]Alberto Iglesias – Los Vestidos Desgarrados (http://www.youtube.com/watch?v=D24ajpIFV3U)
[6]Vera, ilk kez filmin sonunda bu sahnede soyadını “Cruz” olarak telaffuz edecektir. Pedro Almodovar, burada en yakın dostu Penelope Cruz’a da göndermek yapmaktadır.