NYMPH()MANIAC (1)
“Bir kelime ne zaman yasaklanırsa, demokrasi o zaman geri saymış olur.
Toplum, sorunu çözmek için dilden bir sözcük çıkarılmasını iktidarın zayıflığı olarak görür.
Toplum da en az içinde yer alan insanlar kadar korkaktır.
İnsanların nitelikleri bir kelimeyle ifade edilebilir: İkiyüzlülük…”
Joe
(Bu yazı ilk olarak 25 Mart 2014 tarihinde Mağara Dergisi’nde yayınlanmıştır.)
Aykırı filmler kuşağının usta yönetmenlerinden Lars von Trier’in son yasaklı ve kimilerince “pornografik” filmi Nymphomaniac, bir kadının çocuk yaşlarından itibaren orta yaşına kadar olan cinsel dürtülerinin sürüklediği zorlu yaşamına odaklanıyor.(2)
Estetik erotizmden uzak ama bir o kadar kışkırtıcı olan film, Joe isimli bir kadının, soğuk, ıslak ve karanlık bir kış gecesi –fonda brutal vokali ile Rammstein’in Führe Mich adlı parçası çalarken- yaşlı bir bekâr olan ve filmde Hıristiyanlığı sembolize eden Seligman tarafından yolda dövülmüş halde bulunmasıyla başlar. Seligman, Joe’yu evine getirip, yaralarını sarar. Joe bu yalnız adamın evinde dinlenirken kendi hikayesini ona anlatmaya başlar.
Burada adeta Lars von Trier, bizim adımıza, kendi karanlık iç dünyamızı dillendirerek, tüm kutsalımız ve kurallarımıza “Beni dinlemeye hazır mısın?” “Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısın?”diye haykırmaktadır.
Çocukluğundan itibaren cinsel arzulara boğulmuş (Nemfomanyak) olan Joe’nun hikayelerinin muhatabı bir anlamda hayatında hiçbir kadın yer almamış ve cinsel tecrübesi çocukluğunda yaptığı mastürbasyonlardan öteye gitmemiş bir bakir olan (Aseksüel) Seligman’dır.
Orijinali 5,5 saat ve 2 parçadan oluşan filmin oyuncu kadrosunda Anti-Christ filminden de bildiğimiz Charlotte Gainsbourg’un yanı sıra Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Jamie Bell, Christian Slater, Uma Thurman ve Willem Dafoe gibi pek çok ünlü ismi yer alıyor.(3)
Usta Balıkçı (The Compleat Angler)
Trier, filminin bu bölümünde balıkçılık imgesi üzerinden, Joe’nun cinsel keşif ve çocukluk dönemine yer vermiş. Çocukluğunda Joe’nun babasının ağaçları insan ruhuna benzettiği bölümde Ash Trees (Dişbudak ağacı) ve çocukluk gibi anahtar sözcükler izleyenin kafasında bir Puzzle’ın parçaları gibi adeta…
Seligman’a kendi hayat hikayesini anlatan Joe, daha çocuk yaşlarında kinetik enerjiye! olan ilgisinden bahseder. Bu yaşında bir arkadaşıyla banyoda ıslak fayanslara yüzüstü uzanıp sürtünmektedir. Joe, bu oyundan müthiş haz almaktadır. Hastalıklı tutkusunu o an fark etmiştir. Shostakovich’in 2. Valsinin fonda eşlik ettiği bu sahne, adeta suda yüzen bir kuğuyu betimler.(4)
“Beden eğitimi olduğunda iplere tırmanır ve orada çağlar boyu asılı kalırdım! İpi bacak aramda sıkıştırarak… His dedik ona…”
Joe, diğer insanlarla kendi arasındaki farkı, kendi deyimiyle “gün batımında diğer insanlara göre daha fazla şey istemesi” olarak tanımlıyor! Geceye doğru sakinleşen insanların aksine onun şehvete iştahı açılıyor.
“Belki de bu benim tek günahım!”
Bu arada hikâyeyi dinleyen olarak dindar bir figür seçen Yönetmen Trier, bir anlamda dinin belki de en anlayışsız kavramı olan “günah” tan da söz etmektedir.
12 yaşında okul gezisine gittikleri bir tepede Joe, çimenlerde uzanırken kendisini orgazm olurken hisseder. O an sanki gökyüzüne yükselmektedir.(5)
Joe, 15 yaşında “J” isimli bir tamirci gençten hoşlanır. Tüm utangaçlığı ile bekaretini ona vermek ister. Başını öne eğerek kendi elleriyle katladığı iç çamaşırını komodinin üzerine koyar ve bacaklarını ona aralar. Birazdan bembeyaz teninin muhatabı olacak olan “J” daha az evvel motosikletinin karbüratörünü tamir etmiştir. Yağlı kirli parmakları ise birazdan Joe’ya hizmet edecektir. Joe’nun tek isteği sadece bekaretinden kurtulmaktır.
Jerôme
Semitizme geçiş ve din göndermelerinin aleni bir biçimde kendini gösterdiği bu bölümde bir karakterin isminden alınan Jerome, 5 bölümün üçünde karşımıza çıkıyor.
Kıskançlığın da dahil olduğu bu bölümde evlilik de Joe’ya çözüm olmaz. Joe’un kocası onu tatmin edememekten yakınır ve Joe’ya başkalarının da “onu besleyebileceğini” söyler.
“Eğer bir kaplan alırsan onu beslemen de gerekir.” Ancak bu iki taraflı çözüm de kimseye mutluluk getirmez.(6)
Tehlikeli Adamlar
Joe, para karşılığı Afrikalı jigololar tutar kendisine… Bu da yetersiz kalır ona ve kendisini acıya bırakır. Sado-mazoşist davranışlar sergiler. Kendisini kırbaçlatır; demirden bir eldivenle tokatlatır, ve benzerleri… Joe, özlediği hazzı acıda bulmuştur.
Ayna
Joe, nihayet tedavi görmeye başlar ve ilk adım olarak evinde aklına seksi getiren her şeyi gizleme yoluna gider. Musluklar, ayna ve her türlü sivri eşya… Ancak en sonunda kendi halini kabullenmekten başka çaresi kalmaz.
Toplu terapiler de fayda etmeyecektir.
“Ben sizin gibi değilim. Ben bir Nemfomanyakım. Ve böyle olmayı çok seviyorum.”
Şüphesiz insanın baktığı şeyler zamanla sıradanlaşıyor. Bunun önüne geçmek için belki de baktığımız şeylere olan bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Silah
Mrs. h (Uma Thurman) isimli bölüm ise tamamen İncil’e göndermelerle dolu… Bolca ahlak sorguları ve hissiyatsızlık… Joe, burada tecrübesini bir silah olarak kullanıyor ve her erkeğin karanlık bir tarafı olduğu inancıyla hareket ediyor.
Son ve çaresiz denemesi olarak şiddetle yüzleşen Joe için bu gelinebilecek son nokta oluyor. Şiddet sistemi de diğer cinsel yaklaşımlar gibi film boyunca Seligman’ın dini referanslarıyla destekleniyor:
“Çarmıha gerilmenin sistemli yaklaşımı (İsa’nın tutkusu), şiddete dayalıydı. Hatta sadistliğe… Tamamıyla sistemli şiddetten oluşur. Via Dolorosa, çarmıha gerilmenin 9 hali ve 39 kamçı…”
Kadınlarda ya da erkeklerde aşırı cinsel istek olabilir. Aşırı cinsel istek kimi zaman kişilerin toplumsal yaşamlarında ve çevrelerinde sorunlara da yol açabilir.(7)
Ama Joe’nun da dediği gibi inkar ile dolu bir hayat yaşamış ve kimseyi incitmemiş insanlar var. Joe’ya göre insanlara fantezileriyle zarar veren yüzde 5’lik bir kesim var. Kalan yüzde 95 ise asla fantezilerini gerçekleştirmiyor. Üstüne üstlük bir de gerçekleştirememenin acısını çekiyor… Oysa belki de cinsellik insanların içindeki en büyük güç… Yasak bir cinsel eğilimle doğmak ise en acı verici olan şey…
Lars von Trier’e göre arzusunun utancıyla yaşamayı başarmış ve bu konuda hiçbir şey yapmayan kişiler kesinlikle bir madalyayı hak ediyorlar.
Nemfomaniac, içinde dışlanmış cinselliği barındıran dramatik ve günahkar bir hikaye sunuyor bize…
Bir kadın, erkeklerden aşk değil, seks istiyor. Orgazm olabilmek ve bir güne sığdırabildiğince çok erkekle yatmak, Joe için hayatın anlamı olabiliyor. Bu uğurda çocuğunu ve kocasını terk edebiliyor. Hatta zincirlerinden kopmuş gibi daha fazla şiddete ve farklı sulara yelken açıyor.
Nemfomaniak, erotizme yeltenmek bir yana izleyeni cinsellikten bile soğutma kararlılığında bir film…
(1) Nemfomani: Bir kişinin aşırı cinsel istek duyması; bu aşırı cinsel isteği günlük hayatına yansıtması; neredeyse önüne gelen her kişiyle cinsellik yaşamak istemesi gibi görülse de böyle tanımlanmış bir psikiyatrik rahatsızlık ya da cinsel işlev bozukluğu yoktur. (Nemfomanyak)
(2) Fragman: http://vimeo.com/80071592
(3) Avrupa’da 90 dakikalık sansürden sonra filmin tamamı 4 saate düşmüş durumda…
(4) http://www.youtube.com/watch?v=IoS1_CRS5fA
(5) Joe orgazm olurken İsa’nın annesini, Meryem’i gördüğünü sanıyor ama gördüğü kişi Seligman’a göre tarihteki ilk seks bağımlısı kadın.
(6) Bu bölümde Joe’nun beşikteki bebeğinin yine karlı bir havada beşiğinden inip balkona çıkması sahnesiyle, Trier, Antichrist filmine bir gönderme de yapmaktadır.
(7) Bu arada Trier, temkinli bir şekilde olsa da pedofiliyi de es geçmeyerek tehlikeli sularda yüzüyor. Joe, bir şekilde sekse ve erkekleri cinsellik üzerinden çözümleme yeteneğiyle illegal bir işe başlıyor. Bütün kurbanlarını cinsel bir şekilde çözümleyip başarılı oluyor ama bir tanesinde ne yaparsa yapsın başarılı olamıyor. Anlattığı hiçbir erotik hikâye, kurbanının sertleşmesini sağlayamıyor ama en sonunda küçük bir erkek çocuğuyla ilgili anlattığı erotik hikâye, adamın sertleşmesine neden oluyor. Joe, avının acısını yüzüne vurduğu için kendisini ona borçlu hissediyor ve ona borcunu ödüyor!